Ben bal arısı gibiydim senden önce
Bak pervanelere döndüm seni görünce
Yana yana kül olsam her an
Yine de senden ayrılamam
Yoluna adadım ömrümü ben
Sensiz olamam
Yana yana kül olsam her an
Yine de senden ayrılamam
Bin yıl yaşasam yine sana doyamam
Sana gönlümü verdim ey nazlı güzel
Seni almazsam gözlerim açık gider
Bana ellerini ver
Hayat seni sevince güzel
Yoluna adadım ömrümü ben
Gel kaçma güzel
Bana ellerini ver
Hayat seni sevince güzel
Sana gönlümü verdim nazlı güzel...
Özdemir ERDOĞAN
26 Nisan 2011 Salı
Hayattan küçük bir gülücük...
Küçük bir Winx kızıyla tanıştım geçen gün. Adı Belçim’miş. Winx kızları kolay büyürlermiş, o yüzden peynir yemesine gerek yokmuş. Babası böreğindeki peyniri ayıklarken, Belçim’i peynir yemesi için ikna etmeye çalıştım. “Winx kızlarının çok güçlü ve akıllı olması gerekirmiş bunun için de peynir yemeleri lazımmış.” Dedim. Bir bana bir tabağındaki peynirlere baktı sonra yüzün ekşitip sırtını döndü. Bir süre konuşmadık. Sanırım küsmüştük. Ben kitabıma, o peynir ayıklayan babasına geri dönmüştük. Tam dalmıştım ki Belçim’in sesiyle irkildim. Yan yan bakıp “saçma bir fikir” diyordu. “hangi fikir?” diye sorduğumda mahcupça böreğine döndü. Yine sessizce kendi işlerimizin meşguliyetlerine odaklanmıştık. Ben kitabıma gömülmüştüm. O ise heyecanlı heyecanlı babasına bir şeyler anlatıyordu. Büyük olasılık sinemaya gelmişlerdi ve seans vaktini bekliyorlardı. 23 Nisan dolayısıyla çocuklara özel gösterim vardı. Nerden mi biliyorum. Ben de kendi kuzenimi getirdim çünkü. O bir önceki seansa girmişti ben de onun çıkmasını bekliyordum.
Enteresan bir şekilde tanışmıştım Winx kızı küçük Belçim’i. Peynirle arasının açık olması dışında da bir şey öğrenememiştim ondan ama gözlerinin içindeki küçük yıldızlar çok tanıdıktı. Belçim’in bir çok yaşıtı gibi hayat dolu cıvıl cıvıl olduğunu haykırıyordu. 10 dakikalık tanışıklığımıza bir küslük bir barışıklık sığdırmıştık bile. Acaba vedamız nasıl olacak diye düşünerek kitabıma geri dönmüştüm ki Belçim’in cıvıltılı sesi tekrar doldurdu mekânı. “Hoşça kal” diye sesleniyordu bana. Ben de ona “Güle güle” diye karşılık verdim. Gözlerindeki yıldızlar daha da parladı. Sevecenlikle, masumca diyalog kurduğu birisi ona aynı şekilde karşılık vermişti. Giderken “Peynir yemeyi unutma.” Dedim. Omzunun üstünden bakıp “babam yedi ki bana hiç kalmadı.” Diyip muzipçe güldü. O an bir kez daha anladım ki yeni nesil ufaklıkların beyni gerçekten farklı çalışıyor. O küçücük cimcime peyniri yemediği gibi kıvrak kıvrak bir de laf cambazlığı yapıyordu.
Belçim ve babası gittikten sonra bir süre 10 dakikalık arkadaşımın özlemini yaşadım. Sonra da kitabıma geri döndüm.
Hayat trenime kısa bri mola yeri olduğu için Belçim’e teşekkür ettim. Sonra da ona peynir yedirebilmeyi başarabilsinler diye anne ve babası için dua ettim. Ne de olsa Winx kızı da olsa, peynir her çocuğun ihtiyaç duyduğu besinlerden biri.
Bu arada unutmadan söyleyeyim. Winx kızı olabilmek için 4 yaşında olmak gerekiyormuş. Benim gibi koca kazıkların hiç şansı yokmuş. Küçük Winx Belçim öyle söyledi… :)
Enteresan bir şekilde tanışmıştım Winx kızı küçük Belçim’i. Peynirle arasının açık olması dışında da bir şey öğrenememiştim ondan ama gözlerinin içindeki küçük yıldızlar çok tanıdıktı. Belçim’in bir çok yaşıtı gibi hayat dolu cıvıl cıvıl olduğunu haykırıyordu. 10 dakikalık tanışıklığımıza bir küslük bir barışıklık sığdırmıştık bile. Acaba vedamız nasıl olacak diye düşünerek kitabıma geri dönmüştüm ki Belçim’in cıvıltılı sesi tekrar doldurdu mekânı. “Hoşça kal” diye sesleniyordu bana. Ben de ona “Güle güle” diye karşılık verdim. Gözlerindeki yıldızlar daha da parladı. Sevecenlikle, masumca diyalog kurduğu birisi ona aynı şekilde karşılık vermişti. Giderken “Peynir yemeyi unutma.” Dedim. Omzunun üstünden bakıp “babam yedi ki bana hiç kalmadı.” Diyip muzipçe güldü. O an bir kez daha anladım ki yeni nesil ufaklıkların beyni gerçekten farklı çalışıyor. O küçücük cimcime peyniri yemediği gibi kıvrak kıvrak bir de laf cambazlığı yapıyordu.
Belçim ve babası gittikten sonra bir süre 10 dakikalık arkadaşımın özlemini yaşadım. Sonra da kitabıma geri döndüm.
Hayat trenime kısa bri mola yeri olduğu için Belçim’e teşekkür ettim. Sonra da ona peynir yedirebilmeyi başarabilsinler diye anne ve babası için dua ettim. Ne de olsa Winx kızı da olsa, peynir her çocuğun ihtiyaç duyduğu besinlerden biri.
Bu arada unutmadan söyleyeyim. Winx kızı olabilmek için 4 yaşında olmak gerekiyormuş. Benim gibi koca kazıkların hiç şansı yokmuş. Küçük Winx Belçim öyle söyledi… :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)