25 Haziran 2009 Perşembe

Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan...

Yok başka yerin lütfü ne yazdan ne de kıştan...
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan...
Ah Kalamıştan...

Ömrümde ilk kez Türk Sanat Müziği konseri izledim canlı canlı. Ne bu kadar etkilenmeyi bekliyordum, ne de bu kadar gün geçmesine rağmen şarkıların dilinden düşmemesini.

Çocukluk arkadaşım ve annesinin de yer aldığı Eyüp Mûsıkî Vakfı, 14 Haziran gecesi Cemal Reşit Rey'de bir konser verdi. Konser biletli değil özel davetiye ile girilebilen cinstendi. CRR'nin kapısından elinde davetiye ile girmek açıkçası çok havalı oluyormuş :) Allah herkese böylesi bir keyfi en az bir kere yaşatsın.


Konser öncesi kulise gidip, arkadaşımla annesini kutlayıp, moral destek verdikten sonra salona geçip kuruldum yerime.. Tabi böyle bir gecede yalnız değildim. İnsan bu tip etkinliklere arkadaşlarıyla gidince normalden çok daha üst seviyede keyif alıyor. Arkadaşlarla yapılan ortak etkinliklerin keyfi bambaşka oluyor. Arkadaşlarla oturmuş konserin başlamasını beklerken bir yandanda repertuara göz atıyorduk. Acaba hangi eserleri dinleyecektik.. İnsan merak ediyor tabi.. Biz ne dinleyeceğiz diye bakarken, asıl ne dinlemeyeceğizi bulmaya çalışıyormuşuz meğer. Repertuar o kadar genişti ki... Sazlar çalınır Çamlıca'nın bahçelerinde, Ada Sahilleri'nde bekliyorum, Kasımpaşa kıyıları tersane, Üsküdar'a gider iken, Ey güzel İstanbul benim sevgili yarim, Biz Çamlıca'nın üç gülüyüz, Yine bu yıl Ada sensiz içime hiç sinmedi, Beyoğlu'nda gezersin....

Konserin konsepti İstanbul şarkıları olunca her şarkıda İstanbul'un bir başka yerini dinledik. Birde "Kız sen İstanbul'un Neresindensin" ile toplu bir sahil boyu yoklaması yaptık :)

Velhasılı kelam hep televizyon, radyo yada babamın ağzından dinlediğim (ama çocuğunu da ezbere bildiğim) eserleri ilk kez kanlı canlı sahnede seslendirenlerden dinlemek, beni bir kez daha Türk Sanat Müziği'ne hayran bıraktırdı. Hele ki üstad Münir Nurettin Selçuk'un kendi sesinden (hem de orjinal bir taş plak getirilip) "Sana dün bir tepeden baktım Aziz Istanbul" u dinlemek bana tarifi imkansız bir keyif ve huzur verdi..

Netekim fevkaladenin fevkînde bir gece yaşadım efenim.. Böylesi bir gece hazırladığı için Eyüp Mûsıkî Vakfı'na ve oraya kaydolup, bu özel konsere beni de davet eden sevgili arkadaşım Şebnem ve değerli annesi Nurcan Teyze'me de binlerce kez teşekkür ederim..

Sizler bu yazının sonuna gelirken ben bu akşam bütün meyhanelerini dolaşayım Istanbul'un.... Kadehlerdeki dudak izlerinde arayacaklarım var....

Dualarda buluşmak dileğiyle...

İslam alemi için önemi çok büyük olan üç ayların gelişinin habercisi Regaib Kandili nihayet geldi çattı. Bir kandili daha kutlamanın mutluluğu, dostlarla dualarda buluşulduğunun hatırlanışının huzuru, ve bereketli Ramazan'a bir gün daha yaklaşmanın heyecanıyla bu kutlu gününüzün mübarek olmasını diler, nice mutlu ,kutlu, dua dolu kandillere ulaşambilmenizi temenni ederim...

Regaib Kandiliniz mübarek olsun...

12 Haziran 2009 Cuma

İlk cümlenin zorluğu…

Her zaman başıma bela olmuştur ilk cümleyi kurmak. Anlatacağım çok şey olsa da o ilk cümle saklandığı yerden çıkmadıkça hiç bir şeyi söze ya da yazıya dökemem. Tıkanan bir trafik misali zihnimdeki her şey o ilk cümlenin ilerlemesini ve yolu açmasını bekler…

Bu yazı da dijital platformda kendime ait olan bir alanda kurmaya çalıştığım ilk cümlem. Zihnimde biriken, aktarmak istediğim o kadar çok şey var ki.. Bu sembolik ilk cümle dilerim ki onların yolunu açar ve seyir defterimin sayfaları dolup taşar.

Burayı kim okur, kim takip eder, kim ne kadar ilgi gösterir kestiremiyorum. Hatta “Benim ilgim ne kadar olur buraya?” sorusuna bile net bir cevap bulamıyorum.. O yüzden “Gittiği yere kadar..” diyerek başlıyorum…

Zaman geldi ve Odi’nin seyir defteri açıldı… Sürç-i lisan edersem affola…